Belge: 280-155

Yunanistan’ın Korint şehri Loutraki köyündeki Ellasi Oteli’nde esir tutulan Üsteğmen Kâmil Bey’in, ailesinin durumuyla ilgili 1913’te bilgi edinme talebiyle yazdığı mektubudur.

Belgeyi Dinleyin

(Yapay zeka tarafından seslendirilmiştir.)

Bihî

 

2628   701    Fî 8 Nisan sene 329

 

Huzûr-ı Âlîlerine

 

Fezâil-simât Efendim,

Bendeniz merkezi Yakova olan Yirmi Birinci Fırkaya mensûb Onuncu Cebel Topcu Taburu’nun İkinci Bölüğü mülâzim-i evveliyim ve el-yevm esâreten Yunanistan’ın Korondos kasabasının Loutraki karyesinde, seksen küsûr zâbitânla berâber Ellasi otelindeyim. Harbden evvel bölüğüm ve İşkodralı refîkam, Edibe, Şefika Nazife ve Vehibe nâmlarında dört kerîmem, Hasan Zihni ve Muharrem isimlerinde iki mahdûmumla berâber Gosine’de bulunuyordum. Harb açılmakla bataryamla berâber Karadağ’la ça[r]pışmaya başladık. Bendeniz ateş hattında iken âilem halkı benim haberim olmaksızın çırılçıplak kâffeten yayan, kimsesiz ve hattâ ekmeksiz olarak Gosine’den İpek’e kaçmışlar. Eşyâmız biʼt-tabʻ yağma edilmiş. Biz Gosine’den ale’l-ʻacele 6/7 Teşrîn-i evvel 328 de ateş hattından inip ricʻat ederken ben de hâneye giremediğim gibi, evvelce kaçtıklarından haberim olmadığı için “Eyvâh vazîfemizin icrâsında olan Gosine ve eyvah yabancı memlekette düşman eline geçecek olan âilem efrâdı” diyerek kalben kan ağlayarak yayla yollarından Yakova’ya ve sonra da tekrâr düşman karşısına sevk olunayım diye İpek’e geldiğimizde âilemi orada merhameten ve muvakkaten verilen bir çıplak bir odada bulup bi‘t-tab‘ gâyet sevinmiştim. İpek’te de ileri mevâkie gönderildiğimde âilem halkımın Yakova’ya kaçtıklarını, oradan da Yirmi Birinci Fırka ve merhûm şehit muhterem Cavid Paşa ile ric‘at ederek Yakova’ya geldiğimizde öğrenip, taburumuz marangozu Vefa ustanın hânesinde buldum. Âilemin memleketleri olan İşkodra’ya göndereceğim, fakat İşkodraʼda mahsûr, Üsküp ve Selanik tarîkiyle İstanbul’a yahud Anadolu memâlikinin herhangi birine göndereceğim lâkin Üsküp ve Selanik sukût etmiş, ma‘a-hâzâ bir tarafa göndermeye gerek mânen ve gerek mâddeten vaktim yok. Âilem efrâdı berâber götürebilmekliğimi gözyaşları serperek âh u figânla yalvarıyorlarsa da kış mevsiminde yedi nüfuslu çoluk çocuğu fırka ile ormanlardan, Balkanlardan aşırarak nerelere kadar taşıyayım ve bölüğümle mi uğraşayım yoksa âilemle mi ki bölüğümde yüzbaşı da yok mülâzim-i sânî de feryâtlar içerisinde gözyaşlarımızı yekdiğerine karıştırarak kavuştuğumuz günü o hânede ve mûmâ ileyhin